Bir kentin gelişmesi ve dönüşmesinin ekonomi, politik güç, kültürel, demografik yapı gibi birçok farklı etkenle ilişkili karmaşık bir süreç/anlamlar bütünlüğü olduğu söylenebilir. Tarih, bu etmenlere bağlı olarak gelişen, değişen, dönüşen toplumsal şartların doğurduğu farklı kentler ve onların zengin, birbirinden farklı hayatları ve mekanları ile doludur. Bu bağlamda, aslında kentlerin bir toplumu anlamada, onun değerlerini, yaşantısını, gündelik hayatını, düzenini kavramada bir çeşit yansıma olduğu; toplumun fiziki veya anlamlar üzerine kurulu her türden ayrıntısının bir göstergesi/dışa vurumu olduğu savlanabilir.
Ülkemizde Cumhuriyet sonrası hızlanan kentleşme hareketlerinin sonuçta bugün yaşadığımız kentleri oluşturduğu aşikardır. Bu sürecin kentsel kimlik ve kentlerin mekanlarına yönelik ne kadar olumlu, nitelikli, yaşanabilir, kentlinin yararına geliştiği temel bir sorgulama alanıdır. Kentlerin tasarlanmış, yaşayan ne kadar yeşil alanı vardır? Kaç kentte bisiklet yolu vardır? Kaç kentin kaldırımlarında rahatlıkla yürünebilmektedir? Kaç kentte özürlüler için hayat kolaydır? Bunların inceltilmiş durumlar olduğu varsayıldığında daha temel sorunların bile çözülemediği görülebilir. Kaç kentin ulaşım sistemi toplu taşıma üstüne kuruludur? Kaç kentin sokakları araçlar tarafından işgal edilmemiştir?
Aslında hemen her kentimiz için hızla artan kent nüfusa paralel gelişme göstermeyen alt yapı, ulaşım, erişim gibi fiziki sorunlarından, kent yaşantısına uymakta zorlanan veya her durumda istisna olmayı arzulayan bireylerinden, kentli yararına olanı kişiye ait kılan ranta dönük politika veya yaklaşımlardan söz etmek mümkündür. Bu nedenledir ki ülkemizde kentleşme hep çok “basit anlam ve unsurlar” üzerine kurulu olmuştur. Bunları, var olan imar planına yama yapılan anlam veya mekana yönelik derinlikler barındırmayan, toplumu dönüşen koşullara hazırlamayan yeni imar planlarında; yıkarak yenisini yapmayı gelişim veya değişim sayan, dönüşüm politikalarında; inşaat yapmayı ve bunun nimetlerini tek geçim kaynağı olarak gören ve vasıflı bir meslek haline gelen yapımcılarda, rantı biçimlendiren yatırımcı kimliklerinde ve bir kenti yönetmeyi kente bir vizyon çizmek olarak görmeyen politikacılarda bulmak/görmek mümkündür.
Bugünlerde, bu basitlikler ve unsurlar kendileri için yeni iştah kabartıcı bir süreci doğurarak, kendi varlık alanlarını hiçe sayan bir yaklaşımla, kent merkezlerini yeniden inşa etmeye girişmişlerdir. Kent merkezlerini öncelikle niteliksiz veya eski olduğu söylemiyle bir dönüşümün odağı haline getirilmekte, sonrasında ise kentlerin kamusal niteliklerini ve mekansal kalitelerini güçlendirmeyecek, rantın ön planda olduğu girişimlerle bir dönüşüme uğratılmaktadır. Karşılığı rantın yeniden paylaşımı olan bu yaklaşımların kent merkezlerinde kentliler için barınma, kültür, eğitim, spor gibi mekanları oluşturmak yerine alışveriş merkezi gibi kentsel kimliğe ve niteliğe zarar veren bir mimari programı hep bir tartışma konusu haline getirmesi gerçekten çok anlamlıdır.
Dolayısıyla eğer kent merkezlerinde bir dönüşüm kaçınılmaz ise bunun kentli yararına en üst düzeyde kullanılması ve kent merkezlerinde oluşan/oluşacak boşlukların kamusal mekanlar olarak yapılandırılması için her paydaşın kendi adına sorumluluklar alması hayati önem taşımaktadır. Bu çerçevede mimarlar ve kent planlamacılarının kentleri için söylemler geliştirmeleri ve projeler üretmeleri bugüne kadar kentlerin gelişimini kontrol eden her tür profil ve yaklaşımın kontrolünde gelişen eleştirilen kent tiplerinden uzaklaşılması ve daha nitelikli mekanların elde edilmesi için son derece önemlidir. Bu yazı dwgindir.com tarafından hazırlanmıştır.
Kent meydanı tasarımı, tasarımcıların kentin yaşam kurgusunu, gündelik hayatını değiştirecek bir problemle karşı karşıya kalmaları önemsemelidir. Bu, öncelikle kenti anlamayı, onun geleceğini biçimlendirmeyi ve yeni bir hayat kurgulamayı gerektirmektedir. Bu bağlamda kent meydanı tasarımı kültürel ve sosyal mekansal olanaklara, program karşılıklarına sahip, tüm kentliler için çekici bir toplanma alanı niteliğinde bir kent merkezi düşüncesinin mimari/mekansal karşılıklarının elde edilmesi/tartışılmasını amaçlar.
Belirlenen amaca uygun olarak tasarımcıların uyması gereken kent meydanı mahal listesi şöyledir;
- SERGİ SALONLARI
Geliştirilecek tasarımın niteliğine uygun olarak tasarlanacak, çeşitli sergi alanlarının bulunduğu mekanlar
- EĞİTİM SINIFLARI
Dil eğitimi ve çeşitli kursların verilmesine uygun mekanlar
- İDARİ OFİSLER
Geliştirilecek tasarımın niteliğine uygun olarak tasarlanacak idari bölümlerin bulunduğu mekanlar
- KÜTÜPHANE
Geliştirilecek tasarımın niteliğine uygun olarak tasarlanacakkent kütüphanesi
- KENT ODALARI
Galeriler, küçük alışveriş birimleri, dönüşüme açık boş hacimler
- TASARIM VE ÜRETİM STÜDYOLARI
Cam işleri, el işleri, heykel, resim gibi alanlarda sanatçıların ve kentlilerin bir arada üretimlerde bulunacağı mekanlar
- MÜZİKHOL
Dinleti, canlı performans, vb. müzikal etkinliklere uygun nitelikte tasarlanacak mekanlar
- TEKNİK MERKEZLER
Depolar, ısı, havalandırma, soğutma merkezi, vb. mekanlar
- OTOPARK ALANLARI
Gerekli sayıda açık ve kapalı otopark alanları
- AÇIK ALAN TASARIMI
Kent meydanı ile ilişkili ve verilen çerçeve programın asal bir unsuru niteliğinde, yukarıdaki programları birbirine bağlayan, ayıran sokak, meydan ve eşik alan niteliğinde boşluk tasarımı
Bu yazı www.dwgindir.com tarafından hazırlanmıştır.Lütfen sayfayı kaynak göstermeden paylaşmayınız.
Bir önceki yazımız Mimarlık müzesi ihtiyaç programı hakkında bilgiler vermektedir.



